listeler

iran çocuk edebiyatına ait 10 güzel kitap

uyanmasıyla birlikte etrafa neşe saçan, her andan zevk alan, güneşten nehire kadar karşılaştığı her canlıyı selamlayan bir kaplumbağa. bir gün arkadaşı tavşan der ki: “neden daha hızlı gitmeyi denemiyorsun?” kaplumbağa buna bir çözüm aramaya başlar ve ağaçkakana tahta bir araba yaptırır. ama işler hiç de umduğu gibi gitmeyecektir.

eski kabuğundan sıkılan bir salyangoz kabuğunu sırtından atıp soluğu kabuk satan bir dükkanda aldı. istediği türde bir kabuk yoktu dükkanda. istediği kabuğu tarif etti ve bayan salyangoza sipariş etti. günler geçti. bayan salyangoz bay salyangoz’un istediği kabuğu hazırladı. kabuk bay salyangoz’un üstüne tam oldu. kabuğu aldı çıktı bay salyangoz. ama bay salyangoz istediği şeyin tam olarak böyle yeni bir kabuk olduğundan emin değildi dükkandan çıktığında. peki ama tam olarak ne istiyordu bay salyangoz?

küçük karga yeni bir orman, yeni bir yuva aramaktadır. aradığı ormanı bulur. herkes sevgi doludur. kimse kargayı hor görmemiş, kimse onunla alay etmemiştir. karga da arkadaşlarını yuvasına davet etmeye karar verir. en uygun gün doğum günüdür. doğum günü gelir ve ormandaki tüm hayvanları evine davet eder. ama hesaba katmadığı birtakım şeyler vardır.

küçük, eski bir evde yaşayan küçük, yaşlı bir adam ve kadın. yıllardır aynı evde oturuyorlar. gençliklerini orada geçirmişler, orada birlikte yaşlanmışlar. bir gün arkadaşlarının evine gitmişler ve o evi çok beğenmişler. kendi eski, bakımsız evlerini satıp yepyeni, bakımlı bir ev almaya karar vermişler. ama kendi evlerinden nasıl vazgeçecekler? belki de yepyeni bir eve sahip olmanın bambaşka bir yolu vardır.

kitap iranlı bir çocuğun internet üzerinden tanıştığı ve farklı ülkelerde yaşayan arkadaşlarını tanıtmasından oluşuyor.

kahramanımız hayaller kuran bir çocuk. bir sürü güzel hayal kuruyor ama bunları kimseyle paylaşmak istemiyor. oysaki paylaşsa bu hayallerden birçok çocuk faydalanacak. onu, paylaşması konusunda ikna etmeye çalışan ise bir kutu, çocuğun hayallerini koyup kaçmasınlar diye kilitlediği bir kutu. ikna edebilirse bir sürü çocuk yeni hayallere yelken açacak.

kahramanımız, evdeki çocuk artık onunla oynamadığı için dolaba hapsolmuş bir top, kırmızı top. bir gün bir fırsat bulur ve dolaptan kaçıverir. kendini evden dışarı atar ve özgürlüğün tadını çıkarmaya başlar. tek bir derdi vardır, arkadaş bulmak. bir türlü bulamaz. sokaklarda gezerken kirlenir ve kendini bir suyun içine atar. hemen ardından bir çocuğun dikkatini çeker kırmızı top. çocuk topu görür görmez alır. ama kırmızı topun aklında bir soru vardır: çocuk topu kısacık oynayıp atmak için mi yoksa sahiplenmek için mi almıştır?

öykümüzün kahramanı, dünyanın en güzel yerinde olmak isteyen bir sivrisinek. birden kendini bir cepte bulur. cebin sahibi olan küçük hanım onu dışarı davet eder. sinek de dışarı çıkar ve odada her köşeye uçar. sonra tavanda bir pencere olduğunu fark eder. oradan bakınca dışarıdaki renkli dünyayı fark eder. küçük hanımı da pencereden bakmaya davet eder. ama küçük hanım pencereye yetişemez. ama pes de etmez. ne yapıp edip o pencereye ulaşmalıdır.

çocuklar gördüklerini, şahit oldukları olayları nasıl algılıyorlar ve anlamlandırıyorlar, çok merak ederim ben. bu sorunun cevabını bazı çocuk kitaplarında bulabiliriz. bu kitap da onlardan biri.
evde, bahçede, aile çevresinde, doğada olanı biteni çocuğun gözünden, onun bakış açısı ve hayal dünyası eşliğinde mükemmel yansıtıyor.

atasay bir gün kendi kendine “eğer ben var olmasaydım güneş, çocuklar, serçeler, sokaklardaki insanlar ve arabalar ne yapardı acaba?” der ve sihirbazın ona verdiği hapı yutuverir. artık atasay görünmezdir. görünür durumdayken gittiği, bulunduğu her yere bir de görünmezken gider. bu gezileri esnasında hem biricikliğini hem de sıradanlığını fark eder.

bu yazıyı paylaş: